Z Kuşağı Çocuklar
Yeni bir kuşağı anlamak için önceki kuşakları hatırlamak gerekir. Son yüzyılın evrimsel sürecine baktığımızda sevginin fiziksel ve duygusal olarak gösteriminden uzak, emek ve sorumluluk temelli aktarıldığı eski kuşak, yerini tam tersi bir etkileşimin olduğu bir kuşağa bırakmaktadır. Sevgi fiziksel, sözel ve duygusal olarak yoğun şekilde aktarılırken emek ve sorumlulukların azaldığını gözlemlemekteyiz. Son 100 yıla bakıldığında sadizmden narsisizme kayan bir kuşak pandülü açık şekilde kendini göstermektedir.
Var olmak için doğa ile baş ederek hayatta kalma içgüdüsünün yerini, kendini benlik olarak var edebilme aldı. Benliğin kabul ihtiyacı ise egonun doyumsuz girdabı ile karıştırılır hale geldi.
Kolektif düzen ve birlik duygusunun yerini bireysellik ve ben merkeziyetçilik alırken ruhsal olgunluğun yerini yüksek işlevli bilinçler aldı. İmkanların sınırlı olduğu koşullarda çözüm, dayanışma ve kendi kendine üretimin yerini imkanların maksimum olduğu bir çağda şikayet, suçlama ve talepkarlık aldı. Donanımsal kapasitenin artmasına rağmen hayatın güçlüklerine karşı savaşma içgüdüsü azaldı.
Radikal değişimlerin olduğu bu çağda, eski nesillerin miraslarını korumak ve yeni neslin ruhsal dengesini ve doyumunu bulmak adına yapılacak harmanlanma paha biçilmez bir değer arz etmektedir.
Yeni nesil çocuklar ve gençler, yüksek donanımlarını doyuracak yaşamsal kalite, fırsat ve çeşitlilik bulamamakta ve hayata karşı arzulanım olarak hırslı ama sorunlar karşısında kırılgan olmaktadırlar. Ebeveynleri tarafından anlaşılmamak da ayrı bir ruhsal yüke dönüşmektedir.
Maddi ve manevi doyumun harmanlanması için çocuklarımızın ruhsal kaoslarını anlamak, açlıklarını doyurmak, özgürlükleri için yollarına ışık tutmak biz önceki nesillerin sorumluluğudur.
Sağlıklı bireyler, sağlıklı ailelerde yetişir. Sağlıklı aileler, sağlıklı toplumların ve yarınların temelidir.
Psikolog Hanife KOŞAR